Hepimiz mutlu olmak, akıldan kalbe yürümek istiyoruz. İstiyoruz ama istemek yetmiyor; eyleme geçmek, yola çıkmak, adım atmak gerekiyor. Peki bizi akıldan alıp kalbe götürecek, kalpten hayata geçirecek yol nerede?   

Özlem anlattı bu sabah, çocukken bir oyun oynarlarmış, atlası açarlarmış babası ile önlerine, rastgele bir noktaya parmak basarlarmış. Hangi ülke denk gelirse, ansiklopediden o ülkeyi araştırırlarmış. “Hayatımın en keyifli oyunuydu. Kâşif gibi hissederdim kendimi ” dedi Özlem.

İnsan da kocaman bir atlas gibi aslında; üzerinde bir sürü ülke, çizgilerle birbirlerinden ayrılmış, her biri ayrı bir kültür, her biri ayrı bir dil. Bazıları birbirleriyle hiç geçinemezken bazıları varlıkları ile birbirlerine destek oluyor. 

Doğduğumuz gün gökyüzünde sadece bize özel bir atlas çiziliyor. Çizgilerle birbirlerinden ayrılmış dilimler, her dilimin içinde farklı karakterde gezegenler, yıldızlar…  Hepsi bizim kendimizi keşfetmemiz için serilmiş atlasın üzerine. 

Hani bazen bir şeyler oluyor hayatımızda ama biz bir türlü olan bitene anlam veremiyoruz ya, işte bütün cevaplar o atlasın satır aralarında gizli, yeter ki biz okumayı bilelim. 

Bu zamana kadar kaç kere açtım kendi gökyüzü atlasımı, kaç kere daldım içine bilmiyorum ama kendimle ilgili merak ettiğim ne varsa cevabın orada olduğunu biliyorum. Laf aramızda bazen yaşadığım olayların sağlamasını da yapıyorum atlasa bakarak ☺ 

Benim atlasımda teslimiyet var; sorgulamalardan gelip teslimiyete gidiyorum. İçindeki her hareket elimden tutuyor, yönümü tayin ediyor.  

Sen insanları gönlüne nasıl kabul ediyorsun? 

Kalpten teslim olmak için neyi bilmen gerekiyor? 

Kendi yolunu kolayca çizebiliyor musun, yoksa zorlanıyor musun? Zorlanıyorsan, neden? 

Hayatında kimin etkilerini taşıyorsun?

Neden bir türlü harekete geçemiyorsun? 

Neden için sıcacıkken insanlar seni “soğuk” buluyor? Ve sen neden bazı insanlara kalbini açarken bazılarına gıcık oluyorsun?

Bütün bu soruların cevabı nerede? 

Tabii İnsanın Astrolojik Atlası’nda…

Paylaşmak için Tıklayın:

Yorum yazın