Ramazan ayını çok severim.
Ahenkli sofralar..
Oruçun bedenimde yarattığı ruhani rahatlık.
5 vakit ezan sesiyle yaradanla kurduğum ilahi bağ.
Çocukken tadı başkaydı.
Güzel küçük korumalı bir alanda büyütüldük biz.
Babamın mesleği dolayısı ile İskenderun, Demir Çelikte geçti gençliğimiz.
İnsanların birbirini sevdiği saydığı zamanlardı.
Her şeyi her duyguyu sonuna kadar yaşayarak.
Bizim de şimdi ki çocuklar gibi dertlerimiz oldu.
Saçımızı beğenmeyen, ödevimizi alan, kendi yapmış ki gösteren, bir gün severken diğer gün başkasına yanaşan arkadaşlarımız oldu.
Annelerimiz fazla büyütmezdi. Hatta annelerimiz İDÇ öğretmenleri ile arkadaştı.
Annem ile bir konu hakkında üzüntümü paylaştığımızda “uyuyunca geçer” derdi.
Güvenirdim, ertesi günde acısı azalırdı, geçerdi .
Sonuçta annem demişti.
Ramazan ayları çocukluğumda çok farklıydı.
İskenderun’un 40 derece kavurucu sıcağında şeftali zamanı o şeftali ile nefsin arasında geçen bir işbirliği idi.
Top atılırdı iftarda.
Hepimiz masaya oturup beklerdik.
Soframız ışıl ışıldı sanki üstüne güneş doğmuş gibi, halbuki güneş batıyordu.
Kocaman gülümseyen yüzlerle beklerdik ezan sesini.
Büyük ilahi bir tat, görevini yapmış olmanın, bedenine duyduğun saygını bir onayıydı sanki.
Zeytin ile açardık biz orucumuzu.
Soframız hep çok bereketliydi.
Bir de sahurlar unutulmazdı bizim evde
Babamın işiydi sahur hazırlığı.. Masmavi gözleri gecenin yarısında ışıl ışıl parlar, birlikte olacağımız o güzel anı özen ile hazırlardı.
O mis kokulu yumurta üstü pidelerin lezzeti en güzel anılarımdandır
Büyük değerler ile büyütüldüm ben
Nakşedildi yüreğime tüm aile kültürüm
Babaannem, anneannem dedelerim vardı hep hayatımızda
Masamız yuvarlak etrafı hep insan doluydu.
En sevdiğim zaman ramazan ayıydı.
Bir de bayramlar…
Bayramlarda annem bize özel elbiseler dikerdi.
Ayakkabılarımız, kadife yeşil elbisem ve içindeki fırfırlı gömleğim en sevdiğimdi
Yatağımın ucuna konmuş, sabah kalkmak için heyecan ile uyuduğum çok gece hatırlarım çocukluğumdan gençliğime hatta bugünüme
Şimdi 49 yaşındayım.
İkiz evlatlarım var.
Ne şanlısıyım ki kökümden gelen ailem ile yan yana apartman dairelerimiz.
Ama evimin kapısını kapadığımda çekirdek aileme döndüğümde
Benim Ramazan sofralarım yalnız
Tekim
Babacığımın heyecan ile hazırladığı sahur saatleri yok bizde yalnızım
Soframda yiyeceklerim kalabalık
İçinde sohbet, muhabbet, ezan sesini bekleme heyecanın da yalnızım
İkizlerim için her bayram aldığım yeni elbiseler, onları bekleyen çikolatalı mendillerin anlamı benim yaşadığım kadar iz bırakacak mı ?
Bilmiyorum…
Çocukluğumum ramazan ayları, bayramları çok özeldi…
Acaba kaç ramazan kaldı babacığım ve anneciğim ile birlikte görebileceğimiz
…
(Bu yazı 26 Kasım 2019 da yazıldı. Sevgili babam 12.Ocak.2023 de hakkın rahmetine kavuştu. Bana armağanı en büyük mirasım olan inancımı bir ömür boyu taşıyacağım. Sevgili babam, kendi halinde duru bir müslümandı. Ondan bir parçayı taşımak beni çok memnun ediyor. Yaşamı inancından ötürü her haliyle sever kabul ederdi. Mekanı cennet olsun. Bu yıl onsuz gececek ilk ramazan ayımız olacak. 6 Şubat 2023 de Hatay yıkıldı, İskenderun yaralar aldı. Kocaman bir devir kapandı. Hüzünlüyüm, içim biraz buruk…)